Skip to content

Kamu Yönetiminde Blokzinciri Kullanımı

Bir akıllı sözleşme türü olan blokzinciri teknolojisinin kamu hizmetlerinde ve yönetiminde kullanımı henüz yeni olmakla birlikte, artan toplumsal ihtiyaçlarla birlikte ciddi bir potansiyeli barındırdığını söylemek gerekir. Söz konusu teknolojinin kullanım alanlarına ilişkin listenin her geçen gün uzaması da buna işaret eder. Blokzinciri, ilk çıktığı günden itibaren çoğunlukla kripto paralar, ekonomi ve sözleşme hukuku alanında dikkat çekse de günümüzde vergi sistemi, vatandaşlık bilgilerinin yönetimi, pasaport işlemleri, tapu kayıtlarının, nüfus ve seçmen bilgilerinin tutulması, kamusal tedarik zinciri yönetimi, adalet, sağlık, ulaşım ve altyapı hizmetleri, sosyal güvenlik işlemleri ve merkezi ya da yerel yönetimler ile vatandaşlar arasındaki diğer çeşitli işlemlerde ve elektronik oylama gibi kamu hukukuna ilişkin konularda da geniş bir uygulama alanına sahiptir[1]. Bunlar arasında seçim mekanizmasının dijitalleşmesi, demokratik sistemin işleyişine ve yurttaş katılımına doğrudan etki edebilme ihtimali nedeniyle özellikle önem taşır.

Katılım hakkı, bireylerin, karar verme süreçlerine aktif ve etkili bir şekilde dahil olması anlamına gelir. Seçimler bunun bir yoludur. Ancak, çoğulcu demokratik siyasal sistemlerde bu hak yalnızca seçimden seçime kullanılmaz. Genel olarak bireylerin seçimlerin olmadığı zamanlarda da kendileriyle ilgili süreçlere aktif bir şekilde dahil olmasını, görüşlerini değişik kanallarla ifade etmesini içerir. Örneğin sivil toplum kuruluşları, medya ve gerçek demokrasinin gereklerinden olan ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, bilgi edinme hakkı, haber alma hakkı, kalkınma hakkı gibi hakların etkin kullanımı gibi araçlar hep katılma hakkının gerçekleştirilme biçimleridir. Başka bir ifadeyle, ideal düzeyde demokratik bir yurttaş katılımı, ideal düzeyde bir çoğulcu demokrasiye ulaşmanın da anahtarları arasındadır. Bu katılımı arttırabileceği gerekçesiyle blokzinciri teknolojisinin siyasal seçimlerde kullanılması düşünülebilir. Nitekim, Dünya üzerinde pek çok ülke, seçim sürecinde blokzinciri teknolojisi dışında kalan elektronik seçim usullerini, seçimlerin tamamında ya da bir bölümünde kullanmaktadır. Bunlar arasında Avusturya, Belçika, Brezilya, Estonya, Kanada, Hollanda, İrlanda, Norveç, İsviçre, Fransa, Almanya, İtalya, Venezüella, Peru ve Hindistan’ı saymak mümkündür. Bununla birlikte ilk kez 2018’de West Virginia’da gerçekleştirilen önseçimde[2] ve bir ilk olarak Sierra Leone’nın Batı bölgesinde genel seçimde blokzinciri teknolojisinden yararlanılması, söz konusu sorunlar için bu aracın bir çözüm sunabileceğine yönelik anlayışı yansıtmaktadır[3].

Blokzinciri, sürecin otomasyona dayalı biçimde işlemesi, ‘kural olarak’ değişikliklere kapalı olması ve kriptografi sayesinde tüm işlemlerin anonim olması gibi özellikleri nedeniyle, merkeziyetsiz, güvenilir ve şeffaf olarak kabul edilir[4]. Bunun yanında, blokzincirinin dağıtık ve şeffaf altyapısının, onu bir oy kullanma teknolojisi olarak diğer elektronik seçim mekanizmalarına kıyasla daha uygun bir alt yapı hâline getirdiği söylenebilir. Bu bakış açısıyla, günümüzde temsili demokrasilerde karşılaştığımız yurttaş katılımında ve geleneksel seçim sistemlerinde karşılaşılan sorunları görece bertaraf edebilecek kullanışlı bir dijital araç olabilir. Bu teknoloji, seçim sürecinde kullanıldığında insan müdahalesinin yaratabileceği birtakım olumsuz sonuçları bertaraf edebilmekte, seçimlere erişim kolaylığı sağlayabilmekte ve bu sayede siyasal katılımı arttırabilmektedir.

Blokzinciri teknolojisi, tarafların birbirlerine güven duymak zorunda olmadıkları bir ortam yarattığından, aracıların ortadan kaldırılmak istendiği, şeffaflığa ihtiyaç duyulan ve merkezi sistemlere güven duyulmadığı durumlarda kullanım için oldukça uygundur. Gerçekten de temsili demokrasilerde kamu yönetiminin çeşitli aşamalarında yurttaş katılımının arttırılmasında ve yaşanan sorunların giderilmesinde dijitalleşen demokrasi bir çare olabilir[5]. Bu anlamda blokzinciri, yalnızca kâğıt yoğun süreçlerin ve maliyetlerin azaltılması fırsatını sunmakla kalmaz; özellikle seçimlerde, diğer kamu hizmetlerinde ve genel olarak kamu yönetiminde olası yolsuzlukların, insan etkisinden kaynaklı şaibelerin, suiistimallerin ve hataların önüne geçilebilmesini de sağlayabilir. Böylece güven, şeffaflık, denetlenebilirlik ve veri gizliliği gibi katkılarıyla, devlet-vatandaş arasındaki ilişki ağını yeniden tasarlama gücüne sahiptir. Gerçekten de seçim mekanizması dahil, günümüz demokratik kamu yönetiminde en tartışmalı başlıklar, bilinebilirlik, hesap verilebilirlik, denetlenebilirlik, açıklık ve şeffaflıktır. Bütün bu özelliklerini dikkate aldığımızda blokzinciri teknolojisinin ve kriptografi ile güvenceye alınmış işlemler silsilesinin kamu hizmetlerinde kullanımında, insan yapımı gözetim, denetim ve uygulamalardan daha güvenli görülebileceğini söylemek mümkündür. Dolayısıyla, blokzinciri, sahip olduğu özellikleriyle iyi yönetişimin gerçekleştirilebilmesi için bir araç olabilir. Günümüzde devlet-yurttaş ilişkilerinin değişen niteliği nedeniyle, klasik yönetim yaklaşımı, siyasal erk ve yurttaş ilişkilerini açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle kamu hizmetleri yeniden düşünülmeli; bilgi iletişim teknolojilerini de göz önüne alan yeni bir kavramsal çerçeve ve kurumsal mekanizmalar tasarlanmalıdır. Blokzinciri, kamusal işlemlerde bilgiye erişmeyi, bu işlemlerin ve kamusal hizmetlerin hızlı ve verimli biçimde gerçekleştirilebilmesini ve bu süreçte kişisel verilerinin azami ölçüde korunmasını sağlayabilecek güvenli ve verimli bir teknolojik araç olarak değerlendirilmektedir. Hemen eklemek gerekir ki, kullanılan araçların dijitalleşmesine ve çeşitlilik göstermesine paralel bir şekilde, idari birimlerin veri işleme işlemlerinde göstermesi gereken hassasiyet de artmıştır. Bu anlamda, kamu hizmetlerinde işlenen kişisel verilerin dış aktörlere karşı korunması gerektiği gibi, kamu tüzel kişiliği içerisinde de ayrı bir koruma sistemi düşünülmelidir[6]. Öyle ki, günümüz kamu idaresi anlayışında, yönetimin mükemmel ve tam işleyişinin yanında, aynı zamanda kişilerin, verilerinin ve bilgilerinin korunması da bir amaç olarak görülmektedir. İşte, kriptografiyle güvenceye alınan, işlem başladıktan sonra müdahalenin kural olarak mümkün olmadığı, dağıtık yapısı gereği de verilerin merkezi olarak depolanmadığı blokzincir teknolojisi, gizli oy ilkesi gibi demokratik seçimlerde aranan şartları karşılayabilir ve diğer pek çok kamusal süreçte de bu koruma ihtiyacına hizmet edebilir.

Bütün bu olumlu özelliklerine karşın, blokzinciri, her ne kadar insan yapımı gözetim, denetim ve uygulamalardan daha güvenli gibi görülse de tam ve yüzde yüz eksiksiz bir teknoloji olmaktan çok uzaktır. Dolayısıyla, cevaplanması gereken ilk soru, blokzincirinin sahip olduğu özelliklerin, demokratik seçim sisteminin ve iyi yönetişimin gerekliliklerine ne kadar uyumlu olabileceğidir. Gerçekten de blokzincir teknolojisi güvenlik, şeffaflık, gizlilik, doğrulanabilirlik ve denetlenebilirlik gibi genellikle birbiriyle çelişen gereksinimleri yerine getirmekte zorlanabilmekte ve pek çok riski içermektedir[7]. Bu riskler arasında olası kodlama hataları, istisnai koşullarda sürece müdahalenin mümkün olması veya akıllı sözleşmeye kodlanması mümkün olmayan koşulların doğması gibi eksiklikler yer alır[8]. Oysaki teknolojik araçların hukuki ve siyasal süreçlerde kullanımı etik ilke ve esaslara her koşulda uygun olması; söz konusu teknolojik araçların kullanımı sırasında iyi niyetle de olsa birtakım zararların ortaya çıkması olası olduğundan, sistemin teknik açıdan da sağlam (robust) olması gerekir[9]. Bu nedenlerle, kamu hizmetlerinin güvenliği, kâğıt üzerindeki kayıtların kaybının önlenmesi, veri kalitesinin belirli kılınabilmesi ve kişisel verilerin korunması ilkesi gereği, sistem, esnek bir biçimde, çalışması esnasında ortaya çıkabilecek sorunlar mümkün olduğu ölçüde önceden hesaplanarak tasarlanmalı, bu anlamda mutlaka yazılımcı-hukukçu işbirliği çerçevesinde hareket edilmeli ve sistemin çalışması herhangi bir şekilde bölünmemelidir. Bu işbirliği, siber saldırı ihtimalini dikkate alarak bir sistem tasarlanmasının da önünü açacaktır. Son olarak, tüm bu sorunlardan kaçınabilmek için blokzinciri tabanlı oylamanın siyasal seçimlere eklemlenebileceği üzerine yürütülen tartışmalarda çoğunlukla ülkelerin siyasi kültürüne gönderme yapılmakta ve kullanılabilecek sistemin, toplumların siyasi ve hukuki kültürüne göre belirlenebileceği önerilmektedir. Bu kapsamda, ilgi çekici biçimde, baskı ve yasadışı teşvik ile oy kullanımının sorun olarak görüldüğü ülkelerde blokzinciri teknolojisinin siyasal anlamda daha düşük seviyeli ve daha az etkili (lower-stakes decision-making) seçimlerde kullanılması[10]; bu sorunların görece düşük olduğu veya olmadığı pekişmiş demokratik siyasi kültüre sahip ülkelerde ise maliyetleri azaltmak ve kolaylık sağlamak için söz konusu teknolojinin tercih edilmesi sunulan öneriler arasındadır[11].

Her şekilde, blokzinciri teknolojisinin kullanıldığı seçimlerin veya kamu yönetim sürecine ilişkin her türlü işlemin adil, şeffaf, tutarlı, doğrulanabilir, denetlenebilir ve hesap verilebilir olabilmesi için sistemin bütün açıklarının çoğulcu demokrasi ve demokratik yurttaş katılımı lehine kapatılması bir ön koşul olarak düşünülmelidir.


[1] Ayrıntılı bilgi için bkz. Tüfekçi, A./Karahan, Ç., “Blokzincir Teknolojisi ve Kamu Kurumlarınca Verilen Hizmetlerde Blokzincirin Kullanım Durumu”, Verimlilik Dergisi/4, 2019, T. C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Yayını, s. 157-193.

[2] Reese, S.: America’s First Partially Blockchain-Based Election Takes Place in West Virginia, https://www.ethnews.com/americas-firstpartially-blockchain-based-election-takes-place-in-west-virginia, 2018, e.t. 22.12.2023

[3] Ülkenin tamamında ve resmi seçim komisyonu düzeyinde blokzinciri kullanılmamakla birlikte, Batı bölgesinde kullanılan oylar, dijital oylama çözümleri sunan İsviçre vakfı Agora tarafından izin verilen bir blokzinciri kullanılarak elle (manuel) kaydedilmiştir. Bkz. https://www.weforum.org/agenda/2018/03/the-world-s-first-blockchain-powered-elections-just-happened-in-sierra-leone; e.t. 20.12.2023.

[4] Genel olarak bkz. Pınar Çağlayan Aksoy, Akıllı Sözleşmelerin Kuruluşu ve Geçerlilik Şartları, 2. b., İstanbul 2021, s. 16-18, vd.

[5] Genel olarak bkz. Sgueo, G.: The Design of Digital Democracy, Switzerland 2023; Prins, C./Cuijpers, C./Lindseth, P. L./Rosina, M. (ed.), Digital Democracy In A Globalized World, Cheltenham 2017; Celeste, E.: “Digital Constitutionalism: A New Systematic Theorisation”, International Review of Law, Computers & Technology 2019, Vol. 33/1, s. 76-99; Celeste, E.: Digital Constitutionalism: The Role of Internet Bill of Rights, Oxon 2023; Işık, A.: Dijital Demokrasi, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2020.

[6] Aydoğdu, Y.: “Kamu İdaresinde Kişisel Verilerin Korunması”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 29/1, 2021, s. 265.

[7] Hernandez, N. P.: Blockchain Elections: Smart Contract Electoral System Design and Implementation, 2021, s. iv, https://libres.uncg.edu/ir/listing.aspx?id=35832, e.t. 29.09.2022.

[8]  Bkz. Çağlayan Aksoy, s. 261-274.

[9] Bkz. European Commission, Ethics Guidelines for Trustworthy AI: High-Level Expert Group on Artificial Intelligence, 2019, s. 12-13. Ayrıca bkz. White Paper on Artificial Intelligence-a European Approach to Excellence and Trust, Brussels, 19.2.2020, https://ec.europa.eu/info/sites/default/files/commission-white-paper-artificial-intelligence-feb2020_en.pdf, e.t. 09.10.2021.

[10] Örneğin, bir anayasa değişikliği referandumundan ya da genel veya yerel seçimlerden ziyade, bir belediyecilik faaliyetine ilişkin halkoylaması, siyasal anlamda daha düşük seviyeli ve daha az etkili (lower-stakes decision-making) bir seçim sayılabilir.

[11] Hernandez, s. v.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *